kuş (طائر/tair) ve isra 13
Gönderilme zamanı: Pzr May 08, 2016 3:43 pm
İlahiyat erbabı isra 13 ayetindeki taire-hu (onun-kuşu) kelimesini içeren tümceyi, "Her insanın amelini boynuna yükledik veya boynuna taktık, boynuna doladık" minvalinde çevirmişlerdir. Arapça'da kuş طائر tair kelimesinin ebced değeri 211'dir. Tair'in çoğulu tayr طَيْر kuşlar demektir. Çoğul kuşların en meşhuru olarak, bakara 260'da İbrahim'in dirilttiği 4 kuş (erbeaten min et tayri : أَرْبَعَةً مِّنَ الطَّيْرِ) gösterilebilir. Orada 4 kuş ve buradaki kuş, aynı cinstir.
isra 13 : Her insanın amelini (taire-hu, onun-kuşu) boynuna yükledik. Kıyamet günü kendisine, açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız.
isra 13'de amel kelimesi yok işte, "Taire-hu" var, "Onun kuşu" anlamına geliyor. Peki ilahiyat erbabının, taire-hu, onun-kuşu kelimesini "onun ameli" anlamına çevirmelerindeki amaç ne? Sebebini kısmi alıntılarla açıklamaya çalışacağım. isra 13;
1. külle insanin : her insanın
2. elzemna-hu : onu bağladık, astık
3. taire-hu : onun kuşu, onun ameli
4. fi unukı-hi : onun boynuna
Tairi-hu "onun kuşu" çevirisini yaparken bazı mealciler kuş tabirini kullanmışlardır. Peki niçin insanın ölümünde, insanın kıyametinde, yargılanmasıyla ilgili kuştan bahsedilmektedir? İşte bunun sebebi, eski Mısır inancında, ölümünden sonra insan ruhunun, ağzından kuş şeklinde çıkmasıdır. Eski Mısırlılara göre ölümden sonra ruh, ölenin ağızdan kuş şeklinde çıkardı ve eski Mısırlıların kuş başlı katip tanrısı Thoth, ölen kişiyle, ölümünün sonrasında doğrudan ilgilenirdi. Kuş başlı katip Tanrı Thoth, elinde bir kalemle herşeyi parşömenlere yazar şekilde, Eski Mısırlıların çizimlerinde ibiş kuşu başıyla resmedilmiştir. Katip tanrı Thoth, ölen kişinin kalbinin teraziye koyulması sırasında orada yer alarak yaşananları kayda geçirirdi. Thot her gece yolculuk yapardı. Güneş tanrısı Ra, her gece Duat'a (öbür dünya) geçmek için bir saltanat kayığı ile yolculuğa çıkardı. Thot’un eşi olan Tanrıça Maat, kaosa karşı düzenin sağlayıcısı olarak kayığın gideceği yolu belirlerdi. Gece ve gündüz şeklinde devam eden bu yolculukta eşi Maat gibi Thoth’da Ra’nın kayığında yer alırdı.
Kuş başlı Tanrı Thoth’un gece ve gündüzle bağlantısına değindikten sonra isra 12'ye bakalım; "Geceyi ve gündüzü 2 alamet yaptık. Yılların sayısını ve hesabını bilesiniz diye gece alametini giderip gündüz alametini aydınlatıcı kıldık".
Tanrı Thoth’un ölülerin yargılanışıyla ilgili bağlantısına gelelim. Eski Mısır metinlerine göre, her ölü için geçerli olacak bir “tartılma” olayı vardı ve bu Tanrıça Maat’ın "hakikat salonu" denilen salonunda gerçekleşirdi. Tanrı Anubis mahşer günü ruhu terazide tartan tanrıydı. Terazisinde ölünün ruhunu temsil eden kalbi ile Adaletin tanrıçası Maat'ın tüyünü tartar, iyi birinin kalbi, Maat'ın tüyüne karşı hafif gelir ve ölünün ruhunu gökyüzüne bir daha doğması için gönderirdi. Eğer kötülük yapmış biri ise Maat'ın tüyü hafif gelir, ölünün ruhunu temsil eden kalp ağır gelir ve o kişinin ruhu yeraltı ülkesine yılanlara gönderilirdi. Bu da sonsuz azap demekti. Bu tartılma ve yargılanma sahnesini gösteren Mısır çizimlerinde Tanrı Thoth, elindeki kalemi ve kağıdıyla olup bitenleri kayda geçirir bir vaziyette gösterilirdi. Eski Mısırlılara göre ölümden sonra ruh ağızdan bir kuş şeklinde çıkardı. Bunun için çakal başlı Tanrı Anubis, elindeki aletle ölünün ağzını açar, bu sayede ölünün ruhu rahatça gidip gelirdi. İnsan başlı bir kuş olarak takdim edilen Ba (ruh) sayesinde ölü aynı zamanda sonsuz boşlukta serbestçe yer değiştirebilirdi. ahitete giden ruhun yani Ba’nın bazı törenler sayesinde geri geleceği düşünüldüğünden ölünün uzuvları tekrar hareket kabiliyeti kazansınlar diye, mezara koymadan evvel rahip ölünün ağzını açardı. Yukardaki terazi resminde göründüğü gibi ölen kişinin yargılanmasıyla ilgili çizimlerde Ba da Thoth gibi orada bulunurdu.
Thoth’un Ra’nın kayığında yapmış olduğu yolculuk gibi Ba’nın anlatımlarında da gece-gündüz dönüşümüne değinilmektedir. Antik Mısır cenazelerinde okunan metinleri içeren ve “Günden Dışarı Giden (Ra nu pert em hru) adlı kitaptaki temel kavramlara ilişkin şu bilgiler verilmektedir: “Güne çıkmak : ölü için amaç gündür, çünkü gece düşmandır, bu nedenle Ba gündüz güneşini takip ederek onun ışığında yaşamakta, isteği her şekle girerek doğudan batıya yol almaktadır; burada önemli olan her gün yeni bir doğum ve yeniden canlanmanın vurgulanmasıdır. Gece ise Ba, batıdan doğuya alt dünyayı kat etmektedir. Eski Mısır lisanında “mnj” harfleri yani ölmek, ölümsüzlük kıyısına çıkmak ile aynı vurgulamayı vermekteydi. Eski Mısır'da hayat, öbür dünyada da devam ettiğine göre, günden çıkmak yalnız bu dünya sınırları içinde yaşama mecburiyetinden kurtulmayı ve yaşamı, artık zaman ve mekan sınır olmayan bir varlıkta sürdürmeyi belirtiyordu.” Thot'u anlatırken söylediğim gibi Eski Mısırlılara göre ölen kişinin yargılanması öbür tarafta kurulacak olan bir “terazi” aracılığıyla yapılacak ve ölen kişinin kalbi 42 öğüdü bulunan Adalet Tanrıçası Maat’ın tüyü ile tartılacaktı.
İsra14: Kim dalalette ise sorumluluğu kendi üzerinde olarak dalalette kalır. Ağırlık taşıyan bir kimse, bir başkasının ağırlığını taşımaz.
Ayette terazinin kefesine konacakmış gibi ağırlıklardan bahsedilmektedir. Ölüm sonrası bir terazinin kurulacağı ise Kuran’daki diğer ayetlerde açıkça geçer. Örneğin "Kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız" enbiya 47.
İsra 13-15. ayetlerini eski Mısır’ın Tanrı Thoth ve Ba (ruh) inancı üzerinden ele aldığımızda; gece&gündüz - kuş - ölüm - kitap - terazi - ağırlık gibi kavramlar ile aslında benzer şeylerin anlatıldığını söyleyebiliriz. Böylelikle İsra Suresi’inin 13. ayetinde neden bir “kuştan” bahsedildiği daha da anlaşılır olmaktadır.
Alıntı : blogspot Hakikatbununneresinde
Alıntı : forum Ateistplatform Engse Hohol
Alıntı : forum Turandursun Yıldıztozu
isra 13 : Her insanın amelini (taire-hu, onun-kuşu) boynuna yükledik. Kıyamet günü kendisine, açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız.
isra 13'de amel kelimesi yok işte, "Taire-hu" var, "Onun kuşu" anlamına geliyor. Peki ilahiyat erbabının, taire-hu, onun-kuşu kelimesini "onun ameli" anlamına çevirmelerindeki amaç ne? Sebebini kısmi alıntılarla açıklamaya çalışacağım. isra 13;
1. külle insanin : her insanın
2. elzemna-hu : onu bağladık, astık
3. taire-hu : onun kuşu, onun ameli
4. fi unukı-hi : onun boynuna
Tairi-hu "onun kuşu" çevirisini yaparken bazı mealciler kuş tabirini kullanmışlardır. Peki niçin insanın ölümünde, insanın kıyametinde, yargılanmasıyla ilgili kuştan bahsedilmektedir? İşte bunun sebebi, eski Mısır inancında, ölümünden sonra insan ruhunun, ağzından kuş şeklinde çıkmasıdır. Eski Mısırlılara göre ölümden sonra ruh, ölenin ağızdan kuş şeklinde çıkardı ve eski Mısırlıların kuş başlı katip tanrısı Thoth, ölen kişiyle, ölümünün sonrasında doğrudan ilgilenirdi. Kuş başlı katip Tanrı Thoth, elinde bir kalemle herşeyi parşömenlere yazar şekilde, Eski Mısırlıların çizimlerinde ibiş kuşu başıyla resmedilmiştir. Katip tanrı Thoth, ölen kişinin kalbinin teraziye koyulması sırasında orada yer alarak yaşananları kayda geçirirdi. Thot her gece yolculuk yapardı. Güneş tanrısı Ra, her gece Duat'a (öbür dünya) geçmek için bir saltanat kayığı ile yolculuğa çıkardı. Thot’un eşi olan Tanrıça Maat, kaosa karşı düzenin sağlayıcısı olarak kayığın gideceği yolu belirlerdi. Gece ve gündüz şeklinde devam eden bu yolculukta eşi Maat gibi Thoth’da Ra’nın kayığında yer alırdı.
Kuş başlı Tanrı Thoth’un gece ve gündüzle bağlantısına değindikten sonra isra 12'ye bakalım; "Geceyi ve gündüzü 2 alamet yaptık. Yılların sayısını ve hesabını bilesiniz diye gece alametini giderip gündüz alametini aydınlatıcı kıldık".
Tanrı Thoth’un ölülerin yargılanışıyla ilgili bağlantısına gelelim. Eski Mısır metinlerine göre, her ölü için geçerli olacak bir “tartılma” olayı vardı ve bu Tanrıça Maat’ın "hakikat salonu" denilen salonunda gerçekleşirdi. Tanrı Anubis mahşer günü ruhu terazide tartan tanrıydı. Terazisinde ölünün ruhunu temsil eden kalbi ile Adaletin tanrıçası Maat'ın tüyünü tartar, iyi birinin kalbi, Maat'ın tüyüne karşı hafif gelir ve ölünün ruhunu gökyüzüne bir daha doğması için gönderirdi. Eğer kötülük yapmış biri ise Maat'ın tüyü hafif gelir, ölünün ruhunu temsil eden kalp ağır gelir ve o kişinin ruhu yeraltı ülkesine yılanlara gönderilirdi. Bu da sonsuz azap demekti. Bu tartılma ve yargılanma sahnesini gösteren Mısır çizimlerinde Tanrı Thoth, elindeki kalemi ve kağıdıyla olup bitenleri kayda geçirir bir vaziyette gösterilirdi. Eski Mısırlılara göre ölümden sonra ruh ağızdan bir kuş şeklinde çıkardı. Bunun için çakal başlı Tanrı Anubis, elindeki aletle ölünün ağzını açar, bu sayede ölünün ruhu rahatça gidip gelirdi. İnsan başlı bir kuş olarak takdim edilen Ba (ruh) sayesinde ölü aynı zamanda sonsuz boşlukta serbestçe yer değiştirebilirdi. ahitete giden ruhun yani Ba’nın bazı törenler sayesinde geri geleceği düşünüldüğünden ölünün uzuvları tekrar hareket kabiliyeti kazansınlar diye, mezara koymadan evvel rahip ölünün ağzını açardı. Yukardaki terazi resminde göründüğü gibi ölen kişinin yargılanmasıyla ilgili çizimlerde Ba da Thoth gibi orada bulunurdu.
Thoth’un Ra’nın kayığında yapmış olduğu yolculuk gibi Ba’nın anlatımlarında da gece-gündüz dönüşümüne değinilmektedir. Antik Mısır cenazelerinde okunan metinleri içeren ve “Günden Dışarı Giden (Ra nu pert em hru) adlı kitaptaki temel kavramlara ilişkin şu bilgiler verilmektedir: “Güne çıkmak : ölü için amaç gündür, çünkü gece düşmandır, bu nedenle Ba gündüz güneşini takip ederek onun ışığında yaşamakta, isteği her şekle girerek doğudan batıya yol almaktadır; burada önemli olan her gün yeni bir doğum ve yeniden canlanmanın vurgulanmasıdır. Gece ise Ba, batıdan doğuya alt dünyayı kat etmektedir. Eski Mısır lisanında “mnj” harfleri yani ölmek, ölümsüzlük kıyısına çıkmak ile aynı vurgulamayı vermekteydi. Eski Mısır'da hayat, öbür dünyada da devam ettiğine göre, günden çıkmak yalnız bu dünya sınırları içinde yaşama mecburiyetinden kurtulmayı ve yaşamı, artık zaman ve mekan sınır olmayan bir varlıkta sürdürmeyi belirtiyordu.” Thot'u anlatırken söylediğim gibi Eski Mısırlılara göre ölen kişinin yargılanması öbür tarafta kurulacak olan bir “terazi” aracılığıyla yapılacak ve ölen kişinin kalbi 42 öğüdü bulunan Adalet Tanrıçası Maat’ın tüyü ile tartılacaktı.
İsra14: Kim dalalette ise sorumluluğu kendi üzerinde olarak dalalette kalır. Ağırlık taşıyan bir kimse, bir başkasının ağırlığını taşımaz.
Ayette terazinin kefesine konacakmış gibi ağırlıklardan bahsedilmektedir. Ölüm sonrası bir terazinin kurulacağı ise Kuran’daki diğer ayetlerde açıkça geçer. Örneğin "Kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız" enbiya 47.
İsra 13-15. ayetlerini eski Mısır’ın Tanrı Thoth ve Ba (ruh) inancı üzerinden ele aldığımızda; gece&gündüz - kuş - ölüm - kitap - terazi - ağırlık gibi kavramlar ile aslında benzer şeylerin anlatıldığını söyleyebiliriz. Böylelikle İsra Suresi’inin 13. ayetinde neden bir “kuştan” bahsedildiği daha da anlaşılır olmaktadır.
Alıntı : blogspot Hakikatbununneresinde
Alıntı : forum Ateistplatform Engse Hohol
Alıntı : forum Turandursun Yıldıztozu