İslamcı kanaat önderleri Kuran'ın Arap kavmi için geldiğini bilmekteler ama bunu örtbas etmek zorundalar.Tercüme hilelerine mahkumlar.Kuran bütün kavimlere gelmiş gibi göstermek zorundalar ve buda ancak tercüme hileleriyle mümkündür.Hatta tercüme hileleriyle bile mümkün değildir.Çünkü hileleri çok bariz bir biçimde açığa çıkmaktadır.Ama Araplar Kuran'ın sadece Arap kavmi için olduğunu bilirler.Araplar bu din Arap dinidir derler.Bunun farkındalar.
Dünyada çeşit çeşit diller vardır, ve hiçbiri anlamsız değildir.Çeşit çeşit kavimler vardır.Her kavmin kendi dili vardır.Arap kavmi,Japon kavmi,Alman kavmi gibi...Bir kavmi eğitmek için peygamber o kavimle aynı dilden olmalıdır.
Kurana göre yaratıcı hiç bir kavme yabancı dil konuşan bir peygamber aracılığıyla seslenmez,yabancıların dudaklarıyla seslenmez.Kavimlerin hiç birine bilmedikleri dillerde konuşan bir peygamberle seslenmez.Kavimlerin hiç birine bilmedikleri bir dille seslenmez.Çünkü o zaman mesaj anlaşılmaz olur ve dilsel karışıklık yaratır.Dilsel karışıklık istemiyor Kuran.Kavmin dili konusunda hassas ve seçici.
''Peygamber gönderildiği kavmin diline yabancı olmamalıdır.Kavimde kendisine gönderilen peygamberin diline yabancı olmamalıdır.Peygamberin diliyle sorumlu tutulacak kavmin dili aynı olmalıdır,farklı olmamalıdır.Böyle olmazsa peygamber o kavme öğretiyi anlatamaz(İbrahim 4,Kuran)''
Bu durumda hiç bir peygamber bütün kavimlere gönderilmiş olamayacaktır.Her biri sadece kendi dilini anlayan kendi kavmi için gönderilmiş olacaktır.
Ve hiç bir kavim kendi dilinden olmayan bir peygamberin mesajından sorumlu olamayacaktır.
Peygamber kavmin anlayacağı dilde konuşmazsa o kavim peygamberin söylediklerini anlayamaz.Peygamber kavmin anlayacağı dilde yollanmalı,başka dilde yollanmamalı.Zaten olması gerekende budur.Konuşulan dili anlamazsam, ben konuşana yabancı olurum, konuşan da bana yabancı olur.Peygamber kavmin diline yabancı olmamalıdır.Kavimde peygamberin diline yabancı olmamalıdır.(İbrahim 4)Aksi halde Peygamber kavme yabancı olur.Kavimde peygambere yabancı olur.Bir kavme peygamber olarak gittiğinizde;eğer anlaşılır bir dilde konuşmazsanız, söyledikleriniz nasıl anlaşılır?Havaya konuşmuş olursunuz!
Kavmin bilmediği dilde konuşan peygamber insanlarla değil kendi kendiyle konuşmuş olur.Kimse onu anlamaz.Kavimle aynı dili konuşursa o kavme seslenmiş olur.O halde her kavme o kavmin kendi dilini konuşan bir peygamber yollanmalıdır.
Arap kavmine Arapların bilmediği bir dilde seslenmek saçma olurdu diyen ayetler vardır Kuranda.O halde Japon kavmine Japonların bilmediği bir dilde seslenmekte saçma olacaktır.O halde Japonlara kavminede Japon bir peygamber Japonca seslenmelidir.
''Bu Kuranı sesin lisanınla(Arap lisanıyla) kolaylaştırdık ki;onunla İNATÇI OLAN BİR KAVMİ uyarabilesin.Meryem 97,Kuran''
Bütün kavimleri uyarman için dememiş.Bütün lisanlara uygundur dememiş.Bir kavim için ve bir dil için bu kitabı indirdik demiş.
Ve birde Fussilet suresi 3.ayeti var.Kuran'ın Arap kavmine özel olduğunu gizlemek için,tek kavme özel olduğunu gizlemek için hileli tercümelerde bulunuyorlar.Onların hilelerini yakalamakta bizim işimiz.Lİ KAVMİN sözünü yani TEK KAVİM İÇİNDİR sözünü özenle tercümelerde gizlemeye çalışırlar.Yada o kavim belirsiz bir kavimdir diyerek o tek kavmin Arap kavmi olduğunu gizlemeye çalışırlar.Fussilet 3.ayetteki Lİ KAVMİN(tek kavim içindir) sözünü gizlemeye çalışmaları tesadüf değildir.Fussilet 3 derki;Lİ KAVMİN(bir kavim için),ARABİYYEN(Arapçadır),YAaLEMU(bilsinler).Ama bunu olduğu gibi tercüme edemezler.Kavimle dili ilişkilendirdiği için,bir kavmin diline göre ve bir kavim için düzenlendiği anlaşılmasın diye tercümelerinde tek kavim içindir sözünü gizlemeye çalışırlar.Çünkü ayetin BÜTÜN KAVİMLER İÇİNDİR demesini,BÜTÜN DİLLER İÇİNDİR demiş olmasını temenni etmektedirler.
''Bu Kuran bir kavim için(Lİ KAVMİN) Arapçadır,bilsinler diye(Fussilet 3 Kuran)''
Demekki Arapça olmasaydı o kavim bilemeyecekti,anlayamayacaktı.O halde o bir kavim Arap kavmidir.Arapça konuşmayan kavimleri değilde Arapça konuşan kavmi kastettiği,Arap kavmini kastettiği çok açıktır.Bir kavmin bilmesi için,bir kavmin anlaması için Arapçadır dendiği zaman;Arapça kelimesiyle kavim kelimesini ilintilendirmiş oluyor.Böylece Arap diline yabancı olan kavimleri kastetmediği, Arap dilini konuşan Arap kavmini kastettiği açığa çıkmış oluyor.Belirsizlik bunun neresinde?Ayetin bütün kavimler içindir demeyip bir kavim içindir demesi onlarda hayal kırıklığı meydana getiriyor.Eğer bu ayet Kuran bütün kavimler içindir deseydi işleri daha kolay olacaktı.
Ama görülüyorki o kavim Arapça olanı anlayan Arapça olmayanı anlamayan bir kavimdir.Yani Arap kavmidir.
''Kuranı anlayabilmeniz için Arapça indirdik(YUSUF 2 KURAN)''
Demekki Arapça olmasa o kavim Kuranı anlayamayacaktı.Buradan bile Fusiilet 3.ayetteki o kavmin Arap kavmi olduğu anlaşılmıyormu?
''Eğer onu Arapça bir Kuran yapmasaydık neden dilimizde inmedi derlerdi.Arap olana Arapça olmayan bir Kuran olurmu hiç derlerdi(Fussilet 44-Kuran)''
Yani o kavme o kavmin kendi diliyle seslenmeseydi neden Arapça değil diye itiraz edeceklerdi.Belirsiz bir kavim değilde Arapça konuşan Arap kavminin kastedildiği ne kadarda açık ve ne kadarda kesin.
''Kuranı pürüzsüz bir Arapçanın dışında indirmedik ki,korunabilsinler(ZUMER 28 KURAN)''
O halde Türklerin korunabilmesi için de pürüzsüz Türkçe bir kitap inmelidir.Kuranın mantığına göre bu böyle olmalıdır.
Yasin 6,İbrahim 4,Fussilet 3,Meryem 97,Fusiilet 44 bir arada değerlendirilmelidirler:
''Seni ATALARI UYARILMAMIŞ OLAN o bir KAVMİ uyarman için gönderdik''(YASİN 6 KURAN)''
''Peygamber gönderildiği kavmin diline yabancı olmamalıdır.Kavimde kendisine gönderilen peygamberin diline yabancı olmamalıdır.Peygamberin diliyle sorumlu tutulacak kavmin dili aynı olmalıdır,farklı olmamalıdır.Böyle olmazsa peygamber o kavme öğretiyi anlatamaz(İbrahim 4,Kuran)''
''Bu Kuran bir kavim için Arapçadır,bilsinler diye(Fussilet 3 Kuran)''
''Kuranı senin lisanınla kolaylaştırdıkki onunla bir kavmi uyarabilesin.O kavim çok inatçı bir kavimdir(Meryem 97-Kuran)''
İbrahim 4 ve Fussilet 3,meryem 97 açıkça gösteriyorki kavim dille ilgili,atalarla ve etnik kökenle ilgili bir kavramdır.Yasin 6.ayet o bir kavmin ataları uyarılmamış bir kavim olduğunu söylüyor.Oysa diğer kavimlerin ataları uyarılmıştı.Örneğin İsrail kavminin ataları uyarılmıştı.O halde ataları uyarılmamış olan ve dili Arapça olan belirgin bir kavim var ortada.Bu kavim hangi kavimdir?Alman kavmimi?Yunan kavmimi?İsrail kavmimi?Yoksa Japon kavmimi?Sakın Arap kavmi olmasın

''O senin için ve kavmin için bir öğüttür.Sen ve kavmin ondan sorumlu tutulacaksınız(ZUHRUF 44 KURAN)''
Ve işte bütün kavimler ondan sorumludur demesi beklenirken,sen ve senin kavmin ondan sorumlusunuz diyor.İslamcı tercümanlar için büyük bir hayal kırıklığı.
Kuran tek kavim içindir,Kuran dili Arapça olan Arap Kavmi içindir diyen pek çok ayet vardır.Ama Kuran bütün kavimler içindir diyen hiç bir ayet yoktur.Kuran'dan Arap kavmi sorumludur diyen ayetler varken,Kuran'dan bütün kavimler sorumludur diyen ayet yoktur.Yani aşağıdaki İncil ayeti gibi bir ayet yoktur Kuran'da.
''Bu nedenle gidin, BÜTÜN KAVİMLERİ öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla vaftiz edin.(Matta 28:19,İncil)''
Eğer Kuran'da böyle bir ayet olsaydı,müslümanların bu kadar tercüme hilesi yapmasına gerek kalmayacaktı.Kuran tek kavim içindir sözünü gizlemek için bu kadar uğraşmalarına gerek kalmamış olacaktı.
Bunun yokluğunu gördükleri için alakasız yerlerdeki ayetlerle bu açığı kapatmaya çalışıyorlar.Kuran mekke ve çevresi içindir ayetinden yola çıkarak Mekke çevresi bütün dünyadır anlamı vermeye çalışıyorlar.Halbuki Mekke çevresinin bütün dünya olmadığı o ayetlerde bile gayet açıktır.Ve Kuran'ın Muhammet insanlara gönderildi dediği yerlerdeki insanlar sözünü alıp;Muhammet bütün insanlara gönderildi anlamını vermeye çalışıyorlar.Oysa ayetler açıkça gösteriyorki;Kuran insanlara gönderdik derken;Arap kavminden olan insanları kastediyor.Lisanı Arapça olan insanları kastediyor.Ve Sebe Suresi 28.ayetide bu amaçla bilerek yanlış anlamlandırıyorlar.Seni bütün insanlara gönderdik anlamı veriyorlar Sebe 28.ayete.Oysa hiç bir Arap o ayeti bu şekilde anlamaz.Her Arap bilirki Sebe suresi 28.ayet şu anlama gelir:''Seni göndermemizin bütün amacı;insanlara uyarıcı olmandan başka şey değildir.(Sebe 28,Kuran)''Yani gönderiş amacımızın bütünü denilen yerde bütün kelimesini alıp suni olarak insanlar kelimesine yapıştırıyorlar.Oysa ayette anlatılan sadece şudur:Bütün gönderiş amacımız,kendi kavminden olan insanlara uyarıcı olmandan ibarettir.Kuran'ın İnsanlar derken bir kavmin insanlarını kastettiği,Arap kavminden olan ve Arap dilini konuşan insanları kastettiği gayet açıktır.Kuran insanlar kelimesini bir kavmin insanalarıyla sınırlandırmıştır;
''Bu,BİR KAVMİN İNSANLARI İÇİN basirettir,hidayet ve rahmettir.Yakin olmaları için(Casiye 20,Kuran)''
Hatta insanlar derken LİSANI ARAPÇA OLAN KİMSELERİN kastedildiğide açıktır;
''Bundan önce bir rehber olarak Musanın kitabı var.Buda LİSANI ARAPÇA OLAN KİMSELERİ uyarmak için indirilen bir kitaptır(Ahkaf 12,Kuran)''
O halde insanlar derken lisanı Arapça olan insanlar kastedilmiş oluyorlar.Bütün kavimlerin bütün insanları değil.Lisanı Arapça olmayanlar değil.
Ve birde Nahl 64 nolu ayet var.Kuranın iniş amacının tek kavmin sorunlarını çözmekle sınırlı olduğunu açıkça söylediği için,bu ayeti asla doğru çevirmeyeceklerdir.Kuranın bütün amacının tek kavmin sorunlarını çözmekten ibaret olduğunu söylüyor bu ayet.Ayetteki bütün kelimeleri aşağıda veriyorum.
وَمَا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ إِلاَّ لِتُبَيِّنَ لَهُمُ الَّذِي اخْتَلَفُواْ فِيهِ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
ve mâ enzelnâ=ve biz indirmedik,aleyke el kitâbe=sana kitabı,illâ=den başka,li tubeyyine=açıklaman için,lehum=onlara,ellezî ihtelefû=ihtilafa düşmüş/düştükleri,fî-hi=ona dair/onun hakkında,ve huden=ve hidayet,ve rahmeten=ve rahmet,Lİ KAVMİN=TEK KAVİM İÇİN,yu’minûne=iman
''Ve bu Kuranı indirme sebebimizin tamamı:KENDİ İÇİNDE BÖLÜNMÜŞ OLAN O BİR KAVMİN sorunlarını çözmen içindir.Başka şey için değil.Böylece İman etsinler ve hidayet bulsunlar diye.Nahl 64,Kuran''
Görüldüğü gibi bütün kavimlerin sorunları için indirdik demiyor.Bir kavmin sorunlarını çözmek için için indirdik diyor.