NOLAN yazdı:Ağızlara pelesenk olmuş,binlerce yıldır tartışılan şu kavramı bir açıklayalım..
M.Ö.3000 yılında Sümerliye ''Tanrı nedir?'' diye soruyorsun..''Tanrı Enki'dir,Evren'i Enki yaratmıştır'' diyor..
M.Ö.2000 yılında Mısırlıya ''Tanrı nedir?'' diye soruyorsun..''Tanrı İsis'tir,Evren'i İsis yaratmıştır'' diyor..
M.Ö.1500 yılında Hititliye ''Tanrı nedir?'' diye soruyorsun..''Tanrı Kumarbi'dir,Evren'i Kumarbi yaratmıştır''diyor..
M.Ö.1000 yılında Çinliye ''Tanrı nedir?''diye soruyorsun..''Tanrı Nü Wa'dır..Evren'i Nü Wa yaratmıştır''diyor..
M.S.100 yılında Romalıya ''Tanrı nedir?'' diye soruyorsun..''Tanrı Jüpiter'dir..Evren'i Jüpiter yaratmıştır''diyor..
M.S.1500 yılında Arabistanlıya ''Tanrı nedir?'' diye soruyorsun..''Tanrı Allah'tır..Evren'i Allah yaratmıştır''diyor..
Günümüzde bir deist ''Tanrı vardır ama Dünya ile uğraşmamaktadır'' diyebiliyor..Şimdi bu deistin Tanrı vardır söylemindeki tanrı,hangi tanrı?Mısır'ın tanrısı mı,Çinlinin tanrısı mı?
Günümüzde bir agnostik ''Tanrı olabilir veya Tanrı bilinemez''diyebiliyor..Tamam da olabilir veya bilinemez olan tanrı,hangi tanrı?Romanın tanrısı mı,Sümerin tanrısı mı?
Gördüğünüz gibi,örneklerle birşey anlatmaya çalışıyorum..Anlatmaya çalıştığım şey şu;TANRI YOKTUR,TANRILAR VARDIR..Bu tanrıların hepsi de,belli bir zaman aralığında,belli bir yerde tapınılan somut(heykel gibi) veya soyut kavramlardır..
Bu gerçeğe rağmen,ısrarla tek bir tanrıdan veya tek bir yaratıcıdan bahseden birisi;cehaletini ifşa eder sadece..
Birinci Tutarsizlik
Eski Tanrilarin Varligindan Yola Cikarak Tanri’nin Yokluguna Yonelik Genel Bir Dogma OlusturmakTarihin farkli cografya ve periodlarinda yasayan toplumlarin, bilimsel bilginin yoklugu hesaba katildiginda, dinsel yada mistik kaygilar ile yaratilan cesitli tanrilari-ilahlari sahiplenmeleri, bu tanrilara inanip, varsa gereklerini yapip tapinmis olmalari, bu sekilde mevcut belirli bir tanri inancini bir sonraki jenerasyona miras birakmalari bilimsel-tarihsel duzlemde son derece normal ve anlasilabilir iken, bu tarihsel tanrilarin varliginin gercekte bir Tanri, yaratici, herseyi baslatan bilincli enerjinin, [yada bizim ona verdigimiz X ismi olsun, veyahut hakkinda hic bir sey bilmedigimiz bir alan olsun] ol-madigini k a n i t-l a-m a z.
Farkli bir ifade ile belirtmek gerekirse, diyebilirim ki,
Isa’dan Once yaklasik 500-300 yillarinda X toplumunun, Ahura Mazda’ya (Ohrmazd) inanmis olmasi, mevcut evrenimizin bir yaraticisi olmadigi anlamina gelmez. Bunun tersini iddia etmek, akil ve mantigin devre disi kaldigi bir durum olup, forum ortamlarinda sarf edilen gevezeligin otesine gecmez. Soyle ki, eski caglarda yasayan toplumlarin bazi tanrilara inanmis olmasi, sadece o toplumlarin belirli tanrilara inanmis oldugunu gosterir. Soz konusu toplumlardan yola cikarak, simdiki zamani, gelecek zamani, evrenin henuz bilmedigimiz bir kutlesindeki mevcut durumu vs. tasarlayamayiz, ongorude bulunamayiz, yani bir Tanri’nin olmadigini soyleyemeyiz. Cunku, biz, evrene gore bir toz zerresi kadar bile olmayan dunyamizda (ki siz bu toz zerresinde yasayan bir molekul kutlesisiniz), sadece kendi cevremizi ve bu dunyada bizden once yasamis bir takim insanlarin tarihsel kayitlarini biliyoruz. Fizikcilerin dedigi gibi, biz
sadece evrenin belki de % 5’ni biliyorken, % 95’lik bir evren kutlesine dair bir bilgimiz-fikrimiz yoktur. Daha kara deliklerin varligini dahi dun ogrendik. Hulerin kesfi 1600'lerdir. DNA'in ne oldugunu ogrenebilmek icin 1950'lere kadar beklememiz gerekti. Yani, daha dune kadar bunlarin varligindan bile haberimiz yoktu.

Yani, cehaletten bahsediyorsunuz ya,
Bilmediginiz, ogrenmediginiz pek cok sey var. Uzulmeyin, sinirlenmeyin, sadece her iki tarafin da en saglam kabul ettikleri argumanlari degerlendiriniz. Karsi tarafi okudukca ogreneceksiniz asil. Sakin, surekli sisizn gorusunuze yakin cevreleri okumayiniz. Bu nokta onemlidir.
Dogal olarak bir bilgisizlik icinde, kendimizi, dunyamizi ve evrenimizi, imkanlarimiz dahilinde anlamaya calisiyoruz. “X doneminde, Y toplumu, Mitra’ya tapinmis, o halde Tanri-Yaratici yoktur” cikariminin rasyonel bir temeli yoktur. Yaratilan, tanrilar, bizden onceki bu insanlarin, bu tanrilari yaratmis oldugunu gosterir, sadece bu kadar. Bunun boyle olmasi, evrenin butunune iliskin, bilinen yada bilinmeyen alanina yonelik bir cevap sunmaz. Aksini iddia etmek ise kor bir inanc olur. Biz, buna toplum icinde bagnazlik da diyoruz. Yani, bilgimizin olmadigi bir alana yonelik” su, kesinlikle boyledir, bu, kesinlikle soyledir, O, vardir, Bu yoktur, su soyledir” demek, bilgi temelli degil, varligi pozitifleyen yada negatifleyen inanclilik durumudur.
Okyanusun belirli ve kisitli bir alaninda yuzen bir balik oldugunuzu farz edelim. Yasadiginiz cevreden cikamadiginiz ve bu sebeple dis dunyayi bilmediginiz, daha acik bir ifade ile, deneyim yada fikir sahibi olmadiginizi varsayalim. Okyanusun yada herhangi bir su birikintisinin sadece o bolgesinin tek gerceklik oldugunu sanacaksiniz. Belki de daha da oteye giderek, israrla genele dair dogmatik bir yargida bulunacaksiniz. Bilmediginiz alana yonelik kocaman laflar ile kesinlik belirten bir durum belirteceksiniz. Iste biz buna “
Inanc” diyoruz. Yani, bilmedigin bir konuda varmis oldugun kesin yargilar ve emin olma durumu. Bu noktayi, Tanrisal alana da cekebiliriz.
Evrenin suan icin gozlemlenebilen bir alaninda, evrene gore bir toz zerresi kadar bile olmayan dunyamizda, bazi insanlarin bazi tanrilara inanmis olmasindan yola cikarak, kesinlikle tanrinin olmadigi sonucuna gitmek aslinda, bu yonuyle bir inanclilik durumudur. Yani, konusu metafizik olan bir alan icerisinde, yine bu felsefi ve dinsel alanin Tanri iddiasinin reddine yonelik, negatif bir dogmada bulunmaktan baska bir sey degil. Yani, negatif bir inanclilik durumu. Bir inancin reddinden daha da ote bir adimdir bu durus. Noel Baba’yi reddedebilirsiniz, bu durum, farklidir. Noel Baba kesinlikle yoktur gibi bir hukum vermek, bu hukumde bir dogma olusturmak; Noel Baba’nin olmadigina inanmak, bu kounuda bir yargida bulunmak demektir. Yani, bilmedigin bir konuda israrci ve kesin bir yargida bulunmak i n a n c t i r.
Konu baglaminda soyleyebilecegim baska bir nokta daha var. Sigmund Freud, insanlardaki baba ozlemi yada babanin korumaciligina duyulan bagliliktan, goklerdeki bir baba’nin yani yaratici-tanri’nin varligina yonelik bir analojide bulunuyor. Yani, diyor ki, sizin bir babaniz var yada sizi koruyan, besleyen bir babanizin olmasini istiyorsunuz, bu sebeple, zihninizin en derin koselerinde bir Tanri, yaratmissiniz. Yaratilan tanrilardan yola cikilarak, bir tanrinin var olmadigi sonucuna varmanin, bu konuyla bir ilgisinin oldugunu dusunuyorum. Daha acikca anlatayim. Bireydeki baba ozlemi yada bagliligi, tanri’nin olmadigini kanitlamiyor. Baba ozlemini kanitliyor. Bu durum, herseyden bagimsiz bir yaraticinin varligina yonelik bir kanit degildir. Tarih sahnesine cikmis bazi toplumlarin, bazi tanrilara inanmis olmasi, Tanri’ya karsi, insan zihninin bir ozlemi olabilir. Her ne sekilde olursa olsun, birilerinin bir seye inanmis olmasi, o zamanin insanlarinin, belirli seylere inanmis oldugunu kanitlar, genele dair hic bir dogmatik bir ifade kurulamaz.
Ikinci Tutarsizlik : “Kitap var, bilgi var fakat yazari yok”
Ve bir kac soru"Tasarimin biraktigi izlenim, basdondururcudur" Fizikci Paul DaviesSiz, eski caglarda yasamis insanlarin belirli tanrilara inanmasindan yola cikarak genel bir yargiya variyor ve Tanri’nin var olmadigini iddia ediyorsunuz. DNA hakkinda ne kadar bilginiz var bilmiyorum. Acikcasi, pek cok kez bu konuda yazdigim icin, uzun uzadiya yazip, anlatmak istemiyorum. Onun yerine sizinle kisa bir bilgi paylasip, arzu ederseniz daha derin bir arastirmaya yonelmenizi tavsiye edecegim. Oncelikle su linklerde yer alan bilgileri okumanizi yada gozden gecirmenizi oneriyorum:
https://ghr.nlm.nih.gov/primer/basics/dnahttps://en.wikipedia.org/wiki/DNAhttps://www.jstor.org/stable/1734697?se ... b_contentsYada
https://scholar.google.com/ ile aratarak, sadece akademik kaynaklara ulasabileceginizi hatirlatmak isterim. Lutfen, bunu yapin ve DNA hakkinda mumkun oldugu olcude bilgi edininiz. Ben, tartismanin genel gidisati sebebiyle cok kisaca deginecegim. Siz, Turkce yada farkli bir dilde arastirmanizi yapiniz. Bilindigi gibi, bilgi sadece iki baz DNA ciftinden elde edilir. A her zaman T ile birlesirken, C ise her zaman G ile birlesir. Eslesen baz ciftleri asla değismez. Tek degisiklikler ortaya çıktıkları sıradadır ve bu sira, DNA'nın biyolojik dünyada ne üreteceğini belirler. DNA’deki dijital kodlar, proteinleri kullanarak, bitki, kurbaga, kaplumbaga, insan ya da herhangi bir canli sistemi olusturmak uzere ozel hucreler yaratmak için genetik bilgi uretir. Canli sistemlerde en az 50.000 farkli protein vardir. DNA'de baz ciftleri üç grupta işlev görür. Ucunde de, amino asitlerin üretilmesi için bilgi kodu yukludur. Binlerce amino asit, daha sonra, canli sistemler icin gerekli olan gerekli proteinleri yapmak uzere bir araya gelirler. Nasil ki, bir bilgisayarin islem merkezi varsa, hucrenin cekirdegi de bilgi islem merkezidir. DNA’in bulundugu yer de tam burasidir. DNA moleluku ise, insan tarafindan bilinen en buyuk bilgi birimi olarak kabul edilir. Birbirine yapisan DNA iplikcikleri oldugunu dusunun. Orneğin, E. coli kromozomunun 1100 mikron mikroskobik alanda 300.000 dugumu vardir. DNA’in bilgi yogunlugu ise cm3 başına 1.88 X 1021 bit,( dijital bilgi). Bunun ne anlama geldigini anlamak icin, su anda dunya kutuphanelerinde depolanan toplam bilginin, 1018 bit olarak tahmin edildigini aklinizda tutun.
DNA sadece muhtesem ve benzersiz bir bilgi makinesi değil, aynı zamanda olagan ustu bir kopyalama (replicate) dogruluguna da sahiptir. Bu, ne demektir? Yani, temel islevi, yasam sureclerine devam etmek icin genetik bilgiyi transfer etmek olan DNA, her kopyalamada muhtesem bir sekilde calisir. Hucreler canli organizmayi olusturdugundan dolayi, kopyalama isleminde hicbir bilginin kaybolmaması son derece onemlidir. Hucreler, bolundukten sonra, hicbir hatali transfer olmadan ayni genetik bilgilere sahip olmalidir. Kopyalamak icin, bir bakteri hucresindeki DNA molekulu, dakikada 10.000 devirlik akil almaz bir hizda cozulur.
https://www.youtube.com/watch?v=wxStlzunxCwYukaridaki bu video’da bu bilginin icerigi ve depolanmasi hakkinda genel bir bilgi veriliyor. Ayrica bu videoyu secmemin bir diger sebebi ise, alt yazi olarak Turkce seceneginin de olmasi.
Bir de suraya bakin ve iyi dinleyin lutfen.
https://www.youtube.com/watch?v=I9ArIJWYZHIBu konuda daha fazla bilgiye ve gorsele ihtiyaciniz varsa, daha uzun haliyle sadece bir kac dakikada bu yapilarin nasil molekuler makineler oldugunu ogrenebilirsiniz. Su videoya da bakin.Sanirim Turkce altyazili secenegi de var.
https://www.youtube.com/watch?v=X_tYrnv_o6AYukaridaki videolari izlemis yada bir kac linke tiklayarak bilgilerinizi tazelediginizi varsayarak, ne gordugunuzu anlatir misiniz? DNA’de bilgisayar diline cok benzeyen ve dijital olan, muazzam olcude BILGI vardir. Bu bilgiyi olusturan sey nedir? Yani, bilgiyi yazan sey nedir? Bu molekuler makine, neden bu sekilde calisiyor?Yani, nedenini soruyorum. Hucre, DNA, molekul, aminoasit? Bilgi yazma emri veren ve neyin nasil calismasi gerektigini emreden sey nedir? Siz, yolda, yerde duran bir biyoloji, kimya yada fizik textbook buldugunuzu dusunun. Kitabin kapagini actiginizda, hrflerin anlamli bir butun ve mesaj olusturacak sekilde bir araya gelmis oldugunu, cesitli kimya ve fizik formullerini, canlilara dair temel bilgiler oldugunu farz edin. Bu kitabin icerisinde bulunan bilginin zamanla- yada bir oturusta- nasil hangi surecle yazildigi onemli olmasin, mutlaka bir bilinc tarafindan yazildigini dusunursunuz. Yani, kimse kalkip da, elindeki kimya kitabina bakip, bu kitabin yazarini gormese dahi inkar etmez. Akli basinda hic kimsenin yapacagi is degildir bu. Biz, bu forumda, bu konuyu, sayin Agnostikbey ile defalarca konustuk. Dilerseniz, tartismalara bakabilirsiniz, yararli olacagini umuyorum. Bu sebeple tekrar etmek istemiyorum.
Sizin yukarida yaptiniz sey nedir, biliyor musunuz? Eskiden yasamis toplumlari ornek gosteriyordunuz ya hani?
O toplumlar, en azindan, bir yaraticinin var oldugunu iddia ediyor.
Belli ki yazarin kimligi konusunda yanilmislar. Siz, gozunuzun onunde, yada her bir hucre cekirdeginizin icindeki muazzam ve kiyaslanamayacak kapasiteye sahip bilgiye bakip, bu kitabin yazari yok diyorsunuz. Zekaniza gonderme gibi algilamayin lutfen, oyle bir amacim yok ama komik bir durum bu

Biraz sorgulayiniz lutfen.
Bir cevap bulmasaniz da olur fakat, azicik sorgulayin. Sizin gibi dusunmeyen, en saglam yazar, bilim insani yada dusunurleri de okuyup, arastirin. Bunlari, okuduklarinizla kiyaslayiniz. Insanlar ne diyor? Dunya ne konusuyor bir bakiniz. Agzinizda ateizm yada teizm sakizi cignemeden once bir bakiniz.