Sevgili
Eskilerden Birisi,
Eskilerden Birisi yazdı:Dinsiz bir yasam dusunemiyorum hatta hayal bile edemiyorum.
Mevcut antropolojik çalışmalar, avcı-toplayıcı kültüre sahip insanların on binlerce yıl boyunca herhangi bir dine sahip olmadıklarını; din adı altında kabul edilen disiplinlerin ancak insanların yerleşik yaşama geçmesinin ardından ortaya çıktığını göstermektedir. Diğer bir deyişle, din, insanlık tarihiyle birlikte başlamamış, tıpkı devlet, bürokrasi ve hatta ahlaksal normlar gibi sonradan insanlığa entegre olmuş bir çeşit toplumsal örgütlenme örneğidir. Peki neden avcı-toplayıcı kültüre sahip topluluklarda dinin olduğunu gösteren hiçbir bulgu yokken -ki bu durum, dolayısıyla o toplumların herhangi bir dininin olmadığının da göstergesidir- yerleşik yaşama geçtikten sonra "din" kavramı ortaya çıkmış ve insanlar arasında yayılmıştır? Yani dinsiz bir dönem aslında o kadar da ütopik bir şey değil. Sadece düşünce yetisi daha gelişmediğinden, sorulacak soru sayısı da azdı, verilecek cevaplarda.
Bu konu hakkında aşağıda ki kitapları tavsiye ederim:
- Jared Diamond, Tüfek, Mikrop ve Çelik: İnsan Topluluklarının Yazgıları,
- Sigmund Freud, Totem ve Tabu.
Konu hakkında genel görüşüm ise şu yöndedir:
Din ancak üzerinde egemen olabilen düşüncelere, kişilere göredir. Bu sorulara başka cevap arayanlar için gerekli değildir. Gerçek ne olursa olsun, eğer bilinmezlere cevap sunuyorsa, ölüm korkusuna, ölümden sonrasına cevap sunuyorsa, ezilenlerin bir avuntusuysa, din sadece bunlar için gereklidir. Gerçeği ayırt edebilmek, insanın kendisine kalmış ve bir kısım topluca bir şeye inanıyorsa bu onun doğru olacağı anlamına gelmeyeceğide bilinmelidir. Bilim cevap sunar, din cevap sunar. Bilimin cevap sunamadığı -henüz ya da ilgilenmeyip metafizikten saydığı- olaylarda din cevap verebildiği için ve insanlar içinde -genellikle- bu kısımlar öneme alındığı için, din bu insanlar için gereklidir
Yoksa gereksizdir. Dinsiz yaşamda mümkündür.