Lexion yazdı:Mevcut antropolojik çalışmalar, avcı-toplayıcı kültüre sahip insanların on binlerce yıl boyunca herhangi bir dine sahip olmadıklarını; din adı altında kabul edilen disiplinlerin ancak insanların yerleşik yaşama geçmesinin ardından ortaya çıktığını göstermektedir.. ..Din ancak üzerinde egemen olabilen düşüncelere, kişilere göredir. Bu sorulara başka cevap arayanlar için gerekli değildir.
Lexion'a katılıyorum. Ünlü siyaset ve tarih bilimcisi Edward Mcnall Burns da "Batı Uygarlıkları" adlı kitabında neolitik çağın (cilalı taş devrinin) geliştirdiği üç kurumun aile, din ve devlet olduğunu belirtir. Din olarak adlandırdığımız toplumsal yapı mezopotamya genelinde tabiat şartları öyle gerektirdiği ve uygarlık yapısında devrimsel bir sıçrama için toplumsal artı elde edilmesi zorunlu olduğundan var olmuştur. Gelecekte, nasıl şu an yaşadığımız yüzyılda insanlığın en eski ve karanlık devirlerinden gelen sihirsel düşünüş (bkz. şamanizm, falcılık, muska/nazar boncuğu kullanımları vb.) bir şekilde devam edebiliiyorsa, dinlerde bilimsel görünmeye çalışıp var olma savaşı vereceklerdir (veriyorlar hatta bkz. ayetin açıklaması).
Ancak bir gün söz konusu bu oyun bitecek ve büyük oranda etkilerini kaybedecekler. Yine de form değiştirip sihirsel düşünüş gibi farklı bir yönde var olabilme ihtimalleri mevcut; şahsen tamamen yok olacaklarını zannetmiyorum.